Ferenc Puskás (2 Nisan 1927 – 17 Kasım 2006)
Doğum adı "Ferenc Purczeld Biro" olan bu futbolun büyük ismi soyadı kanunundan sonra Puskas olarak soyadlandırılmıştı. Böylece Ferenc Puskas isminin şöhreti de yayılmaya başladı. Real Madrid ve Macar milli takımının sembol isimlerinden birisi olan Ferenc Puskas, bir çok otorite tarafından dünyanın gelmiş geçmiş en iyi on oyuncusundan birisi olarak görülüyor. 2004'ün, Mart ayında, FIFA'nın yüzüncü yıl dolayısıyla Pelé'ye yaptırdığı "Yaşayan En İyi 125 Futbolcu" listesinde yer almaktadır.
Macaristan adına 84 Milli maçta 83 gol kaydeden bu sembol oyuncu daha sonra İspanya milli takımında da oynamıştır. İspanya ve Macar liglerinde 529 maçta 514 gol kaydetmiştir.
"Topa bir kez vurur, iki gol atardı!" (Zoltan Czibor) / (Macar milli takımından arkadaşı)
Futbola Başlangıç
10 yaşındayken babası "Purczeld Biro" olan soyadını "Puskas" olarak değiştirmişti. O yıllarda babası onu oturdukları kasabanın takımı olan Kispest'e "Miklos Kovacs" takma adıyla yazdırmıştı. Çünkü 12 yaşına gelmeden kimse futbolcu olamıyordu. Kaldı ki babasının ta kendisi de Kispest kulübünde teknik direktörlük yapıyordu. Gazetelerden okuduklarıyla Arsenal'in hayranı olan; kadrosundaki Tony Drake ve Zamora gibi futbolculara imrenerek büyümeye başlayan Ferenc, Kispest genç takımında iyi performans göstermeye başladı ve 1943 yılında Nagyvarad'a karşı oynadığı maçla as takıma kadar yükseldi.
1947 yılında antrenör Bela Guttmann ile ilk 11 seçimi konusunda yaşadığı tartışma sonucunda ise Guttmann takımdan ayrıldı. Bu Puskas'ın ne kadar yıldız sayıldığının bir göstergesiydi. O Guttmann daha sonra Benfica ile Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandı. Bu kavga olmasa belki de 60'lardaki Benfica efsanesi olmayacaktı.
1949 yılında Macar Savunma Bakanlığı, ordu adına takıma el koydu ve kulüp adını Honvéd olarak değiştirdi. Milli takımın da antrenörü olan ateşli Sosyalist Gusztav Sebes'in isteğiyle Honvéd'e el koyulduğu sonradan açıklandı. Bu olay sonucunda oyuncular da asker sayılmaya başlandı ve rütbeler kazandılar. Hatta çok iyi oynadığı için Puskas'a binbaşı rütbesi lâyık görüldü. O günden sonra Macaristan'da "Dört Nala Koşan Binbaşı" olarak anıldı. Honvéd iyi oyuncuları kadrosunda toplamak için yüksek subayların beğendiği pek çok oyuncuyu askeriyeye çağırdı ve dolaylı yollardan kadrosuna kattı. Ferençvaroş'tan Sandor Koscis, Zoltan Czibor ve Lazslo Budai, Vasas'tan Gyula Lorant ve kaleci Gylua Groscis da bu yolla (haksız da bir şekilde) Honvéd'e katıldılar. Bu üçlü Honved'e 5 lig şampiyonluğu yaşattı (1949-50, 1950, 1952, 1954, 1955). Puskas da dört sezon gol kralı oldu (1947-48 /51 gol , 1949-1950 / 31 gol, 1950 /25 gol, 1953 /27 gol). Üstelik 1947-48 sezonunda tam 51 gol kaydetti ve Avrupa Gol Kralı oldu. Ayrıca Puskas 1952 ve 1953'te FIFA tarafından "Dünya'da Yılın Futbolcusu" ödülü seçildi.
"Paslarını sanki eliyle atıyormuş gibiydi. Her şeyi yapabilirdi." (Francisco Gento) / (Real Madrid'ten takım arkadaşı)
Kudretli Macarlar'ın Doğuşu
Puskas ilk milli maçında 18 yaşındayken, 2 Ağustos 1945'te çıktı. Avusturya 5-2 mağlup edilirken Puskas da bir gol attı. 1947'de grup usulü oynanan Balkan Kupası'nı kaldıran Macaristan'ın efsanesi de burada başlayacaktı. Bu kupada Balkanların kuvvetli ekibi 9-0 yenerek büyük dikkat çekmişlerdi. 1950'de bir yenilgi alan takım, bundan sonra uzun süre yenilmeyecekti.
1952 yılında Macaristan Helsinki'deki olimpiyatlara katılmaya hak kazandı. Bu dönemde Demir Perde ülkeleri de olimpiyatlarda altı takımla temsil edilecekti. İlk defa olimpiyatlara bu kadar yoğun bir katılım vardı. Macaristan eleme turunda Koscis ve Czibor'un golleriye Romanya'yı 2-1 yendi. İkinci turda ise İtalya'yı 3-0 ile geçtiler. Çeyrek finalde rakip; ülkemiz Türkiye'ydi ve tam 7-1 yenildik. Puskas da iki golü kalemize göndermişti. Yarı finalde İsveç'i 6-0 yenen Macaristan yine tüm dikkatleri üzerinde topladı. Finalde Yugoslavya ile karılaştılar ve 2-0 kazanarak Olimpiyat altın madalyası kazandılar. Takım 5 maçta 20 gol attı. Böylece "Kudretli Macarlar" olarak anılmaya başladılar.
Bu başarının ardından, 1953'te futbolun beşiği İngiltere'de milli maça çağırıldılar. (Bknz: Yukarıdaki resim) Kibirli İngilizler "şişko çocuğun (Kaptan Puskas'ı kastederek) takımını dolma yapacağız" diye dalga geçerken, Puskas ve arkadaşları hem 1953'teki ilk maçta hem de 1954'teki rövanşta İngiltere'yi yendiler. Hem de 6-3 ve 7-1'lik farklı sonuçlarla. Bu 7-1'lik skor hâlâ İngiltere'nin aldığı en ağır yenilgi olarak kayıtlardadır. Her iki maçta da Puskas 2 gol kaydetti. Üstelik bir golü de dalga geçer gibi topukla atmıştı.
"Wright onun üstüne koşarken, adeta yanıltıcının üstüne giden bir torpido gibiydi." / Topukla golü anlatan İngiliz gazeteci Geoffrey Green
Orta Avrupa Kupası Şampiyonluğu
1927 ve 1960 yılına kadar devam eden bir UEFA organizasyonu Orta Avrupa Kupası'ydı. Lig olarak oynanan bu kupada lider olan Şampiyon oluyordu. Macaristan, İtalya, Avusturya, Çekoslovakya, İsviçre ve Yugoslavya gibi dönemin en kuvvetli Avrupa takımları turnuvaya katılıyordu. 48'de başlayan ve 53'e kadar süren turnuvada Puskas'ın yoğun gayretleriyle takım İtalya'yı 3-0 yendiği maçta kupayı kaldırdı. Ayrıca daha sonra Rinus Michels'in deneyeceği adı konulmamış Total Futbol'un tohumlarını atan Macaristan milli takımı bu turnuvada gol kralını da kendi takımından çıkardı. Ve evet, o gol kralı 10 gol kayededen Puskas'tı.
"Futbola dair bir altıncı hissi vardı. Bin çözüm olsa, bin-birinciyi bulurdu." (Nandor Hideguti) / (Macar Milli Takımından arkadaşı)
1954 belki de Macar futbolu için dönüm noktalarından biriydi. Takım elemeleri kolay geçti ve Dünya Kupası'na katıldı. Büyük favorilerden biriydiler. İlk turda Batı Almanya, Türkiye ve Güney Kore ile aynı gruptaydılar. Güney Kore'yi 9-0, Almanya'yı 8-3 yendiler. İkinci maçta Puskas sakatlandı ve uzun süre oynamadı. Nedense o günün kurallarına göre sadece gruptan iki takımla oynanıyordu. Çünkü üçüncü ile oynandığında tarih çok ileri atılıyordu. Türkiye Almanya'ya 4-1 yenilmesine rağmen, Güney Kore'yi 7-0 yendi. Batı Almanya ile eşit puana geldi. Bu yüzden play-off maçı oynadı ve 7-2 kaybetti.
Macarların çeyrek finaldeki rakibi Brezilya'ydı. Üç kırmızı kartın çıktığı maçı 4-2 kazandılar. Puskas'ın sakatlığının üzerine, bir de Lobont'un cezası eklenince yarı finalde bu iki oyuncudan yoksun olarak Uruguay ile karşılaştılar. Onları da 4-2 yendiler ve finale kaldılar.
İsviçre'nin Bern kentinde final maçına çıktılar. Rakip Batı Almanya'ydı. Tribün desteği Macarlardaydı çünkü Batı Almanya Avrupa halklarına kendilerine çok acı çektiren Hitler'i hatırlatıyordu ve Hitler hemen hemen hepsiyle savaşmıştı. 64,000 insan Macarları destekliyordu ama ağır da yağmur yağıyordu. Almanların işine gelmişti bu. Kaptanları Fritz Walter'in yağmurda daha iyi oynadığını düşünüyorlardı.
Macar milli takımında Puskas sakatlığı tam geçmemesine rağmen oynamak istedi ve maça ilk 11'de başladı. Daha altıncı dakikada takımını 1-0 öne geçiren golü de attı. Macarlar oyuna hızlı başlamıştı. İkinci gol de 8. dakikada Czibor'dan geldi. Macaristan 2-0 öndeydi. Almanya da karşı koymaya başladı ve 10. dakikada Morlock skoru 2-1'e getirdi. Taraftarlar dört dakikada üç gol izlemişti. 18. dakikada Rahn durumu eşitledi. Ondan sonra maç temposu biraz düşmeye başladı. İki taraf da goller kaçırdı ve etkili ataklar geliştirdi. Yine de biraz daha etkili olan taraf Macarlardı. Batı Almanya kalecisi Turek geçit vermiyordu. Bitime altı dakika kala "Patron" lakaplı Rahn üçüncü golü Almanya adına yazdırdı. Daha sonra Puskas'ın attığı bir gol de tartışmalı bir ofsayt kararıyla sayılmayınca maç 3-2 bitti. Böylece Macaristan hem kupayı hem de 4 yıl süren 32 maçlık yenilmezlik serisini kaybetti. Günümüzde dahi Macar milli takımı bu rekoru elinde bulundurmaktadır. Ayrıca bu final Macaristan'ın 2. Dünya Kupası finaliydi ve yine kupaya ulaşamamış oldular.
"Macar milli takımında atak yaparken hepimiz atağa kalkar, defans yaparken hepimiz defansa dönerdik. Total Futbol'un prototipi bizdik."
Puskas, Honvéd ile beraber 1954'te İngiltere Şampiyonu Wolverhampton ile bir gösteri maçı yaptı. Devreyi 2-0 önde kapamalarına rağmen 3-2 kaybettiler. Bu maç herkesin aklına bir fikir getirdi: "Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası"...
1955 yılında Honved ilk turnuvaya katıldı ama başarılı olamadı. 1956 yılında ise Puskas'ın Honvéd'i ikinci kez katıldığı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ilk turunda Athletic Bilbao ile eşleşmişti. Deplasmanda 3-2 kaybettiler. O sırada Sovyetler Birliği, Macaristan işgal etti. Oyuncular toplandılar ve Macaristan'a dönüp maçı ertelediler ve Atletico'yu Brüksel'de Heysel stadında oynanacak rövanş maçına ikna ettiler. Maçta kaleci Groscis sakatlanıp çıktı ve takım maçı 10 kişi oynamak zorunda kaldı. (O zamanlar oyuncu değişikliği kuralı yoktu.) Maçta 3-3 berabere kalıp elendiler. Ama artık Macaristan'a dönmek istemeyen oyuncu sayısı da fazlaydı. Kendi aralarında tartışıp bir karar verdiler: Dünya turnesine çıkacaklardı. Kulüp İtalya, Portekiz, İspanya ve Brezilya gibi ülkelere gidecek ve gösteri maçları yapacaktı. FIFA ve Sovyet kontrölündeki Macaristan Futbol Federasyonu'nun itirazlarına rağmen takım tura çıktı. Tur dahilinde Real Madrid ile 5-5 berabere biten ve Barcelona karşısında 4-3 kazanılan maçlar turun utunulmaz maçları oldular. Flamengo ve Botafogo'nun da yer aldığı bir turnuvaya katıldılar. Bu turnuvanın ardından birçok oyuncu kulüple yollarını ayırdı ve Macar Ligi'ndeki Honvéd efsanesi sona erdi. (Ancak 1980'de toparlandılar ve 93 yılına kadar sekiz şampiyonluk kazandılar.) Ama Honvéd onu hep hatırladı ve saygı olarak 10 numaralı formayı emekliye ayırdı.
1956 yılında Macar milli takımı ile Türkiye karşısında da oynadı. Hani bizim 3-1 kazandığımız şu maç! Bu maçla Macarların yeni başladığı 18 maçlık yenilmezlik serisi de bitti.
"Bence iyi bir oyuncu topu ayağına aldığı an, en az üç noktayı gözüne kestirebilecek vizyona sahip olmalı. Ama Puskas gözüne hep beş tane kestirirdi."(Jeno Buzanszky) / (Macar milli takımından arkadaşı)
Real Madrid'e Transfer ve 2 kez Şampiyon Kulüpler Zaferleri
Macaristan'a dönmek istememesinden sonra FIFA'nın onay vermediği tura çıkan takımda yer alan Puskas diplomatik engellerle karşılaştı. Bu yüzden İspanya'ya geldi ve Espanyol formasıyla resmi olmayan birkaç maça çıktı. Çok geçmeden Juventus ve Milan'dan teklifler geldi. Tam Milan ile anlaşmışken ve İtalya'ya gidecekken, FIFA'dan iki yıl men cezası aldı. FIFA tura çıkan Honvéd takımı illegal görmüş ve oyuncuların illegal eylemde bulunduklarına karar vermişti. Sonra bir müddet Avusturya'da yaşadı ve tekrar İtalya'ya döndü. İtalya'da resmi olmayarak bazı kulüplerde futbola devam etti. Büyük takımlar ilerleyen yaşı ve birkaç kilo alması nedeniyle kendisini düşünmediler. 1958'de Manchester United'ten transfer teklifi aldı. O zamanlar "Münih felaketi" diye adlandırılan uçak kazası nedeniyle takımın büyük çoğunluğu hayatını kaybetmişti. Ama İngilizce bilmediği için antrenör Jimmy Murphy kararından caydı. Ama birkaç ay sonra Honvéd yıllarından tanıdığı dostu Emil Östreicher'ın aracılığıyla (Real Madrid'in o zamanki sportif direktörü) Real Madrid kendisiyle ilgilendi ve Puskas 31 yaşındayken hayatında yeni bir sayfa açtı. Bu transfere kadar geçen 18 aylık sürede, karısı ve çocukları işgal sırasında eski bir subay olduğu için öldürüldüğünü bile sanmışlardı.
Real Madrid'te sembol olacak kadar iyi işler becerdi. İlk sezonunda (1958-59) dört kere hat-trick yaptı. Puskas ise 24 maçta 21 gol kaydetti ama takım sezonu şampiyon bitiremedi ve ikinci oldu. Yine de bir önceki sezonun Şampiyon Kulüpler Kupası Şampiyonu olarak kupaya tekrar katıldılar. Puskas yarı finale kadar iyi maçlar çıkardı, goller attı. Yarı finalde Atletico Madrid'e karşı oynanan ikinci maçta sakatlandı ve finali kaçırdı. Takımı yine de onsuz da olsa kupayı kazanmayı bildi. Puskas finalde oynamamasına rağmen takımın dördüncü kez üst üste kupayı almasına büyük katkılarda bulundu. Madrid taraftarı ona "Küçük Topatar" lâkabını takmıştı; Puskas kaleleri top ateşine tutuyordu çünkü. Şimdi "fazla" kilolaları yüzünden onu transfer etmeyenler eminim dövünüyordu. Ve bir dipnot olarak o sezon Real Madrid Beşiktaş'ı kupadan elemiş ve Türk futbolseverler onu canlı izleme şansı bulmuştu.
59-60 sezonunda takım yine şampiyonluğu Barcelona'ya kaptırdı ve yine ikinci oldu. Puskas bu sefer 25 maçta 28 gol attı ve gol kralı oldu. Yine bir önceki sezonun şampiyonu olduğundan Şampiyon Kulüpler Kupası'na direk katıldı. İlk turda Juenesse Ech'i iki maçta toplam 12 gol atarak elediler. Çeyrek finalde Fenerbahçe'yi eleyen Nice ile karşılaştılar ve ilk maçta 3-2 yenilmelerine rağmen, ikinci maçta 4-0 yenerek elediler. Yarı finalde rakip ezeli rekabetin diğer ayağı Barcelona'ydı. İlk maçı Puskas'ın 1 ve Di Stefano'nun 2 golüyle 3-1 kazandılar. İkinci maçta ise aynı skor vardı. Puskas'ın 2 golü ve Gento'nun 1 golüyle Real finaldeydi yine. İskoçya'daki finalde Frankfurt ile karşılaştılar ve gol yağmuru oldu. Di Stefano'nun 3, Puskas'ın ise tam 4 gol attığı finalde Real Madrid, rakibini 7-3 yendi. Bu galibiyetle kupa beşinci kez üst üste Real'in oldu. Aynı sene takım Penarol'ü 0-0 ve 5-1'lik skorlarla geçerek ilk kez düzenlenen Kıtalararası Kupası'nın da sahibi oldu. Puskas ise sene sonunda "Avrupa'da Yılın En İyi 2. futbolcusu" seçildi. Önünde Barcelona'lı Luis Suarez vardı. Böyle başarılı bir sezonun ardından ödülü alamaması ilginçtir.
1960-61 sezonunda ise Real bu sefer şampiyonluğu kazandı. Puskas Elche karşısında tam 5 gol kaydederek rekor kırdı. Sezonun ilk yarısındaki Elche maçında da 4 gol atmıştı. Ligde 28 maçta 27 gol attı ve yine gol kralı oldu ama Şampiyon Kulüpler Kupası'nda daha ilk turda Barcelona ile eşleştiler ve bu kez elendiler.
1961-62 sezonunda da Real şampiyonluğu kazandı. Puskas 23 maçta 20 gol attı ama gol krallğını Zaragoza'da oynayan ve 25 gole imza atan Perulu Seminario'ya kaptırdı. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda ise tekrar başarılı ilerlediler. Sırayla Vasas, Boldklubben 1913, Juventus ve Standart Liege'yi eleyerek finale kaldılar. Finalde rakipleri Eusubio'lu Benfica oldu. Real Madrid 17 ve 23. dakikalarda Puskas ile 2-0 öne geçti. Nitekim skoru koruyamadı ve dakika 34'ü gösterdiğinde skor 2-2 olmuştu. Puskas bir kez daha sahneye çıkıp golünü attı ve Real'i öne geçirdi. Ama 61'de Benfica'lı Coluna skoru eşitledi. Eusubio bundan sonra 65 ve 68'inci dakikalarda iki gol daha attı. Benfica maçı 5-3 kazandı ve kupayı evine götürdü. 35'lik Puskas'ın hat-trick'ine rağmen Real ilk kez bir finalden eli boş döndü.
"Macaristan'da kariyerini başarılarla doldurmuştu, İspanya'da Real Madrid'le bunu tekrarladı. Sadece dünya çapında oyuncu olduğundan değil, hayallerin krallığından geldiği için bu başarı." (Gyula Groscis) / (Macar milli takımından arkadaşı)
![]() |
Yollar ayrılsa da, dostluklar ayrılmaz. (Puskas Madrid'te, Di Stefano Espanyol'da) |
62-63 sezonunda Real İspanya'da üçüncü kez üst üste şampiyon oldu. Puskas yine Di Stefano ile birlikte takımın yıldızıydı. 30 maçta 26 gol kaydetti ve üçüncü kez gol kralı oldu. Daha ön elemede Anderlecht'e yenildiler ve Şampiyon Kulüpler Kupası'ndan elendiler.
Aynı sezon İspanya vatandaşlığını alan Puskas'ın İspanya milli takımında oynayabileceğine karar veren FIFA, onun Dünya Kupası'na İspanya kadrosunda gitmesine engel olmadı. Real'den Arjantin'li takım arkadaşı Di Stefano için de aynı karar çıktı ve iki isim İspanya milli takımıyla kupaya katıldı. Real, Barcelona ve Atletico'dan oluşan kadro; Brezilya, Çekoslovakya ve Meksika'nın yer aldığı grupta sadece bir galibiyet aldı (Meksika'ya karşı 90'ıncı dakikada bulduğu golle 1-0) ve grubunu son sırada tamamladı. Puskas üç maçta da forma giydi ama gol atamadı. Daha sonra sadece bir kez daha İspanya milli takım forması giydi ve 4 kez milli olarak İspanya milli takım defterini kapadı.
"Topu sol ayağına aldığında, benim elimle kontrol edebildiğimden daha iyi kontrol ediyordu."(Alfredo Di Stefano) / (Real Madrid'ten takım arkadaşı)
Yine Real, Yine Finaller
63-64 sezonunda Real dördüncü kez üst üste İspanya şampiyonu oluyordu. Puskas ezeli rakip Barcelona'ya iki maçta da hat-trick yaptı. 25 maçta 20 gol kaydetti ve dördüncü gol krallığını elde etti. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda ise yine finale kaldılar. Sırasıyla önelemede Glasgow Rangers, 1. turda Dinamo Bükreş, çeyrek finalde Milan ve yarı finalde FC Zürih'i elediler. Finalde ise rakip Inter'di. İyi defans yapan İtalyanlar buldukları fırsatları iyi değerlendirince (Real Madrid 5 forvetle oynadı o gün!) maçı 3-1 kazandılar ve kupayı evlerine götürdüler. Real ikinci kez finalde kaybetti.
64-65 sezonunda Puskas sakatlığı yüzünden fazla forma giymedi. Buna rağmen 19 maçta 11 gol attı. Real yine şampiyon oldu. Bu takımın beşinci kez üst üste şampiyonluğuydu. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda çeyrek finale kadar çıktılar ve iki sene önce finalde yenildikleri Benfica'ya tekrar yenildiler ve kupaya veda ettiler.
65-66 sezonunda takım ligde şampiyonluğu Atletico Madrid'e kaptırdı ve ikinci oldu. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda ise ilerleyiş sürecekti. Ön-elemede Feyenoord, ilk turda Kilmanrock, çeyrek finalde Anderlecht, yarı finalde Inter, Real'in rakipleri olarak kupaya veda ettiler. Finalde ise Real Madrid'in rakibi Sırpların yükselişteki takımı Partizan oldu. Real maçı 2-1 kazandı ve 6. kez Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kaldırdı. Puskas ligde sadece 8 maç oynamış ve 4 gol atmıştı. Aldığı kilolalar ve geçen sene geçirdiği sakatlık onu bitirmişti. Zaten yaşı da ilerlemişti. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda da fazla oynamadı. Sadece ön-eleme turundaki iki Feyenoord maçında forma giydi ve beş gol attı. Diğer maçlarda oynamadı ama genç jenerasyonun saygı duyduğu ve dinlediği bir isim olduğundan takım üzerine emeği vardı ve sözü geçiyordu. 66-67 sezonunda hiç maça çıkmadı. 30 Haziran 1967'de 39'unda futbolu bıraktı.
Puskas, Real'de 8 sezon boyunca 180 lig maçı oynadı, 156 gol attı. İlk altı sezonunda 20'nin üzerinde gol attı ve dört kez İspanya Gol Kralı oldu. Real ile beş kez arka arkaya şampiyonluk yaşadı. Bir kez de İspanya Generali Kupası'nı kazandı. (Bugünkü Kral Kupası; o zaman başta diktatör Franco olduğundan dolayı General olarak değiştirilmişti.) Real'le Avrupa Kupalarında 39 maça çıktı ve 35 gol kaydetti.
"Bugünün yıldızlarıyla kıyaslanınca, özel hayatında gayet bizden biriydi. Mahallenin çocuklarına oynasınlar diye toplar hediye ederdi. Oldukça mütevazı bir yaşam tarzı vardı." (Olalla Maranon) / (Madrid'teki komşusu)
Teknik Direktörlüğü
1967 yılında İspanyol takımı Hercules'te çalışırken, aynı sezon ABD'ye gitti ve San Francisco Golden Gate Gales'in başına geçti. 1968 Kanada takımı Vancouver Royals ile anlaştı. Sezon ortasında Alaves'e geldi ve 1970'te Panathinaikos'un başına geçti. Puskas, teknik direktör olarak en büyük başarısını işte burada: Yunanistan takımı Panathinaikos'da kazandı. 1970-71 sezonunda takımı Şampiyon Kulüpler Kupası'nda finale kadar taşıdı. Kaptan Domazos ve Puskas'ın liderliğindeki Panathinaikos; Jeunesse Esch ve Slovan Bratislava eledikten sonra çeyrek ve yarı finalde deplasmanda attığı gol fazlasıyla finale çıktı. Elediği rakipler Everton ve Kızılyıldız'dı. Kızılyıldız'ı 4-1 geriye düştükleri maçta skoru 4-4'e getirerek elemişlerdi. Wembley'deki finalde ise rakip daha sonra kupayı üç kez üst üste evine götürecek olan Johan Cruijff'lu Ajax'tı. Takım 2-0 kaybetti. Bu final Panathinaikos tarihindeki tek Avrupa Kupası finali oldu. 71-72 sezonunda takımı yine şampiyon yapmayı başardı. Geri kalan iki sezonda şampiyonluk gelmedi ve 1975 yılında Ferenc, yine İspanya'nın yolunu tuttu ve Real Murcia'nın başına geçti. 75-76 sezonunda ise Şili'ye göçtü ve Colo Colo'yu çalıştırdı. Ardından 76 ve 77 yıllarında Suudi Arabistan milli takımının başına geçti. 78-79 sezonunda ise AEK ile tekrar Yunanistan Ligi'ne dönüş yaptı. Sezon sonunda bu takımdan da ayrılarak Mısır takımı Al Masri'nin başına geçti. 1979-85 arasında takımın başında ufak çaplı başarılar kazandı. 85-86'da ise durak Paraguay'ın Club del Sol América takımıydı. Devre arasında görevi bırakıp aynı ligde yer alan Cerro Porteno ile anlaştı. Burada da başarısız olunca 89'a kadar kulüp çalıştırmadı. 1989'da Yunanlıların vefası yine kendini gösterdi ve Puskas Yunanlıların kurduğu ve Avustralya Ligi'nde yer alan South Melbourne Hellas takımına geçti. 1991'de Avustralya Ligi şampiyonluğu kazandılar. 1992 Macar Futbol Federasyonu'nda asbaşkanlık yaptı. 1993 yılında kaçınılmaz olan ve her Macar'ın gönlünde yatan şey oldu: Puskas, Macar milli takımının başına geçti. Macar milli takımı artık "Kudretli Macarlar" olarak anılmıyordu. Takım Dünya Kupası elemelerini geçemedi ve grubunda Yunanistan, Rusya ve İzlanda'nın ardında 4. oldu. Puskas sadece 4 maç takımın başında kaldı ve sadece 1 galibiyet alabildi. Diğer maçlardan da yenilgiyle ayrıldı. Antrenörlük yaşamını da bu noktada noktaladı.
"Charlton, Law ve Puskas ile beraber Avustralya'da bir futbol akedemisinde ders veriyorduk. Gençler ona pek saygı göstermedi. Kilosu ve yaşıyla alay ettiler... Sonra hocalardan biriyle iddiaya girmelerini önerdik. İddia aramızdan biri kalenin üst direğine arka arkaya 10 kez vurabilir mi diyeydi. Elbette en ihtiyar ve şişman olanımızı seçtiler. Law onlara bu ihtiyar şişkonun kaç kere direğe vurabileceğini tahmin ettiklerini sordu. Çoğu beşten az dediler. Ben ise 10 dedim. İhtiyar şişman hoca topun başına geldi. Ardı ardına 9 kez topu üst direğe yolladı. Onuncu atışta topu şöyle bir kepçeledi, iki omzunda ve başında sektirdi, sonra topuğuyla vurup üst direği vurdu. Çoçuklar şaşkın şaşkın bakıyordu. Sonunda biri "o kim" diye sordu. Siz ona "Bay Puskas" diyeceksiniz dedim... (George Best) / (Efsanevi Manchester United'li futbolcu)
Futbol Dışında
Başarılarla dolu olan futbolculuk ve mâkul sayılabilecek bir antrenör kariyerinin dışında Puskas, yetiştiği ülkenin de etkisiyle sol görüşlere sahip bir insandı. Yine de iyi bir profesyoneldi. Sağcı General Franco ile yakın ilişkileri olan Real Madrid'te oynaması bunun bir göstergesi. Ayrıca bu dönemde bir tek bile siyasi olaya, habere, yoruma karışmamamış olması da bir başka gösterge.
Bir başka Macar milli futbolcu Jozsef Bozsik'le de çocukluk arkadaşılar. Bozsik ondan daha büyük olduğu için ona "Küçük Kardeş" dermiş. Puskas'a göre top onun şans tılsımıydı. Bu sayede gol kralı oluyor ve başarılar kazanıyordu.
Kendisi şu an ülkesinde adına stadyumlar olan milli bir kahraman. 1981'de 25 yıl aradan sonra Macaristan'a ilk kez bir hazırlık maçı için döndüğünde tüm bilet satılmış ve talep stadyum kapasitesinin 5 katına çıkmıştı. Ölene kadar en yakın arkadaşı olarak gördüğü kişi ise Real Madrid'ten takımı arkadaşı Alfredo Di Stefano'ydu. Puskas'ın 75'inci doğum gününü bile birlikte kutladılar. En büyük zevklerini ise yemek ve içmek olarak anlatıyor. "Fazla kırmızı şarap içer ve baharatlı şeylere bayılırdı" diyor Alfredo Di Stefano. İkilinin arası Real'e ilk geldiklerinde biraz açıkmış. İkisi de takımın yıldızı, ikisi de gol kralı adayı. Fakat sonra Puskas bir maçta, müsait olmasına rağmen golünü Di Stefano'ya attırmış ve müthiş dostluk kurulmuş. Di Stefano'ya göre ruh ikizi.
Kendisinin mutlu bir evliliği ve bir kızı vardı. Daha sonra iki torun sahibi olma keyfini de yaşadı. Antrenörlük yılları sona erdikten sonra, 2001'de Budapeşte'ye taşındı. 2003 yılında FIFA tarafından "FIFA Şeref Madalyası"na lâyık görüldü. Bu sırada alzheimer ile boğuşuyordu. Hastalıkla mücadele etmek için birçok başarı simgesini satmak zorunda kaldı. Buna 1954 Dünya Kupası'nda kazandığı Altın Ayakkabı ve Olimpiyat madalyası da dahil. Daha sonra FIFA tarafından tedavisi üstlenildi ama tedavi pek başarılı olamadı. 17 Kasım 2004 Cuma günü, yerel saatle 06:00'da efsane Ferenc Puskas 79 yaşındayken, hasta yatağından kalkamadı ve hayata gözlerini yumdu. O gün ülkesinde resmi yas ilan edildi. Cenaze töreni için yaklaşık 1 milyon dolar harcandı. Beckenbauer, Di Stefano, Michel Platini, Sepp Blatter, Bobby Charlton ve daha birçok isim cezaneye katıldı. Ve bugün, ölümünün ikinci yıl dönümünde ben onu bu satırla anıyorum...
Bu arada 2009 yılında, ustaya saygı olarak Macar yönetmen Almasi tarafından çekilen bir belgesel vizyona girecekmiş. Onu da bekliyorum merakla...
"Yüzyılın En Büyük Macar'ını kaybettik." (Ferenc Gyurcsany) / (Dönemin Macaristan Başbakanı)
Liglere Göre İstatistik
Macaristan: 341 maç, 352 gol
İspanya: 182 maç, 157 gol
Milli Takım İstatistiği
84 maç, 83 gol (Macaristan ile)
4 maç, 0 gol (İspanya ile)
Tüm Maçlar Dahil İstatistik
608 maçta, 593 gol
221 maçta, 191 gol (İspanya Ligi)
Şampiyonluklar / Kupalar
Real Madrid ile üç kez Şampiyon Kulüpler Kupası (1958-59, 1959-60, 1965-66)
Real Madrid ile 1 kez Kıtalaraarası Kupa (1959-60)
Real Madrid ile 5 kez İspanya Şampiyonluğu (1960-61, 61-62, 62-63, 63-64, 64-65)
Real Madrid ile 1 kez Generallik Kupası (1961-62)
Real Madrid ile 1 kez Şampiyon Kulüpler Kupası finali (1961-62)
Honved ile 5 kez Macaristan Ligi Şampiyonluğu (1949-50, 1950, 1952, 1954, 1955)
Macaristan milli takımı ile 1 kez Dünya Kupası Finali (1954)
Macaristan milli takımı ile 1 kez Olimpiyat Şampiyonluğu (1952)
Macaristan milli takımı ile 1 kez Orta Avrupa Kupası Şampiyonluğu (1953)
Macaristan milli takımı ile 1 kez Balkan Kupası (1947)
Macaristan milli takımı ile 32 maç yenilmezlik rekoru
Bireysel Başarılar
2 kez "Dünya'da Yılın Futbolcusu" Ödülü (1950-51, 1951-52)
2 kez Şampiyon Kulüpler Kupası Gol Krallığı (1959-60, 1963-64)
4 kez İspanya Gol Krallığı (1959-60, 1960-61, 1962-63, 1963-64)
4 kez Macaristan Gol Krallığı (1947-48, 1949-50, 1950, 1953)
1 kez "Avrupa'da Yılın En İyi 2. Oyuncusu" Ödülü (1959-60)
L'Equippe tarafından Avrupa'da Yüzyılın Oyuncusu (xx)
"MCF tarafından Yüzyılın Macar Oyuncusu" ödülü (2003)
"MCF tarafından Yüzyılın Macar Gol Kralı" ödülü (2003)
FIFA Şeref Madalyası (2003)
IFFHS tarafından Yüzyılın En İyi Golcüsü (1995)
*MCF: Macar Futbol Federasyonu
*L'Euippe: Fransa'da yayın yapan köklü spor gazetesi
*IFFHS: Uluslararası futbol tarihi ve İstatistikleri Federasyonu
0 yorum:
Yorum Gönder